Cumhuriyet Gazetesi – Rektum Kanserinde Ameliyatsız Tedavi Dönemi

Rektum kanserinde ameliyatsız tedavi, bir grup hasta için mümkün. Uzmanlar, hastaların doğru seçilmesi halinde cerrahinin getirdiği sıkıntıların da ortadan kalktığını söylediler.

Dışkılamada kan ve şekil bozukluğu, sık tuvalete çıkma veya çıkamama, ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren Rektum (kalın bağırsağın makat kanalına açılan bölümü) kanseri, ülkemizde ve dünyada 3. sıklıkla görülen kanserler arasında yer alıyor. Ülkemizde Rektum kanserlerinin yüzde 90’ını 2. ve 3. evre hastaları oluşturuyor ve bu grup hastaların bir kısmında ameliyatsız tedavi mümkün. Uzmanlar, dünyada ve ülkemizde bazı merkezlerde son 3-4 yıldır bu tedavinin uygulanabildiğini, tam yanıt alınan tümörün kaybolduğu hastalarda, hastalığın büyük oranda tekrarlamadığını belirterek “Cerrahi ile yapılan tedavilerde özellikle kalıcı kolostomi (bağırsağın dışa alınarak torbaya bağlanması), işeme ve cinsel fonksiyon bozuklukları, dışkılama sorunları sık olarak görülebiliyor. Ameliyatsız tedavi ile Rektum kanserinde organ korunmak mümkün. Hekimler, bu yöntemleri hastalarıyla detaylı şekilde konuşmalılar. Multidisipliner ekipler ile bu yeni yaklaşımda aşağı yerleşimli Rektum kanserinde organ koruma ve kanser tedavisi başarılabiliniyor” dediler.

Rektum Kanserinde Ameliyatsız Tedavi Dönemi
Önce tümör küçültülüyor

Ülkemizde ameliyatsız Rektum kanseri tedavisini gerçekleştiren hekimlerden Boğaziçi Klinik Bilimler Akademisi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, rektumun kalın bağırsağın son kısmı olduğunu ve dışkılama, işeme, cinsel fonksiyonlarımızı sağlayan sinirlerin geçtiği yerde bulunduğunu söyledi. Asoğlu, yönteme ilişkin şunları söyledi:

“Rektum dediğimiz organı bir yumurtaya benzetebiliriz. Kabuğu, içinde beyaz kısmı ve sarısı vardır. Tümör, sarı kısmı ifade eder. Beyaz kısmı ise bunun damarları ve yayıldığı alanları gösterir. En dış kısmında ise bir ince kabuk vardır. Biz yıllarca adeta yumurtayı kırmadan tümörü çıkarmayı, zarını bozmamayı hedefliyorduk. Çünkü bozarsak tümör etrafa saçılabilir ve nüksleri de oldukça kötü seyreder. Araştırmacılar ‘Biz bu yumurtayı pişirirsek, yani ameliyattan önce ışın tedavisi ile kanser hücrelerini öldürürsek yumurta saçılmaz’ dediler. Yani ışın tedavisi… Bu tedavilerin de yerleşmesi sonucu nüks oranlarında ciddi azalmalar izlendi. Ameliyatsız tedavi, Rektum kanserinin 1. ve 4. evresinde uygulanmaz. Çünkü evre 1’de tedavi kemo-radyoterapi gerektirmiyor. Bunların çoğunda makat koruyucu ameliyat mümkün. 4. evrede de hastalık metastaz yapmış yani başka organlara sıçramıştır; geç kalındığı için yine kullanılmaz. Ama 2. ve 3. evredeki hastaların bir kısmında bu yöntem mümkün.”

‘Erken teşhis önemli’
Prof. Dr. Cem Terzi de asıl önemli olanın kanseri erken yakalamak olduğunu söyledi. Terzi, şöyle devam etti: “Maalesef halen bize başvuran hastaların çok büyük bir kısmı 2 yada 3. evrede. Hastaların yüzde 10’u evre 1’de. Genellikle bu evrede çok erken yakalanan vakalarda makatın iptal edileceği kadar agresif bir cerrahiye gerek duyulmuyor. Ama evre 2 ve 3 hastalarda mecburen, cerrahi de yapacak olsak, ileride hastalık yinelemesin diye, ameliyattan önce radyoterapi ve bir miktar düşük doz kemoterapi uyguluyoruz. Bazı hastalarda, kemo-radyoterapiden sonra tümör kayboluyor. Bu hastalara ‘mutlaka yeniden cerrahi yapalım mı’ ya da ‘tümörü kaybolan hastalara organ koruyucu bir yaklaşım geliştirebilir miyiz?’ soruları gündeme geliyor. Organ koruyucu paradigma bu aşamada devreye giriyor. Gençlerde özellikle bu çok önemli bir tedavi yöntemi. Hastanın konforunu sağlayan bir yöntem. ”

Protokol nasıl uygulanır?
-Öncelikle MR ve PET/CT ile hasta evrelendirilir.
-Hastaya 6 kür kemoterapi ve radyoterapi verilir.
-Ardından 4 hafta beklenir.
-Sonra hasta yeniden kemoterapiye alınır.
-Her seferinde MR, PET ve endoskopi ile hasta izlenir.
-4 hafta bekletildikten sonra eğer tümör silindi ise hasta belli aralıklarla takip edilir.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi