Dünyada çok az cerrahın elde edebildiği mükemmeliyet akreditasyonunun da sahibi olan Prof. Dr. Oktar Asoğlu, kanserin geleceğinden ‘laboratuvara dönecek tuvaletler’e kadar her şeyi HT Pazar’a anlattı
Yollarımız birkaç ay önce kesişti. Kanserli bir hasta üzerinde gerçekleştirdiği robotik cerrahi ameliyatına girmiştim. Ameliyathanenin kapısından geçtiğim anda olduğum yerde kalakaldım, beni cesaretlendirmek için “Gel, gel, daha yakından bak, şu kritik çizgiyi geçme yeter” dedi. Ekibi epey kalabalıktı ama en kritik işi yapan adamın en neşeli ve rahat davranan olduğunu görünce kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Ameliyat masasına yaklaştıkça yaklaştım. Benim için müthiş bir deneyimdi, uzun süre etkisinde kaldım.
Prof. Dr. Oktar Asoğlu, sağlıkta dünyanın en prestijli akreditasyon kurumlarından SRC’nin (Surgical Review Corparation) denetiminden geçtikten sonra, dünyada çok az cerrahın elde edebildiği kolorektal ve robotik cerrahi konularında 2 mükemmellik akreditasyonuna (Surgeon of Excellence) hak kazandı. Biz de yeniden kapısını çaldık. “Ülkem ve kendim için gurur verici. Uzun yılların, çabanın, emeğin karşılığı bu. Çok mutluyum” dedi…
-Bu akreditasyon Türkiye’de ilk mi?
Kolorektal ve robotik anlamda ilk kez. Amerika kıtası dışında ilk defa alındı. Avrupa’dan ve çeşitli ülkelerden daha iyi hizmet verdiğimizin bir göstergesi bu.
-Gelecekte kanser cerrahisi nasıl olacak?
Dünyada insanların sadece yüzde 25’i optimal tedaviye ulaşabiliyor. Gelecekte cerrahlar açısından kompleks cihazlar, karmaşık ameliyatlar olacak. Kanseri hücre seviyesinde yakalayıp başlamadan yok etmeye yönelik tarama programlarına öncelik verilecek.
-Cerrahide robotların insanın önüne geçmesi mümkün mü?
Cerrahiyi pilotluk eğitimine benzetiyorum. Üstün teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı bir gerçek, iki kanatlı uçaktan uzay mekiğine kadar değişen bir teknoloji var ama uçağı uçuran, yine pilot.
-“Tuvaletler birer laboratuvar olabilir” demiştiniz. Ne demek oluyor bu?
Evde tuvaletinizi yaptıktan sonra idrar ve dışkınızdan vücudunuzdaki genetik değişiklikler anında saptanabilecek. Ama teknoloji ilerlerken, dünyada parazitlerin sebep olduğu hastalıklardan hayatını kaybedenler var. Gelişmiş ülkelerde tuvaletten tanıya gidilebilecekken, kanser tedavisine bile ulaşamamış bir dünya gerçeği de varlığını sürdürecek.
-İleride yaşamlarımızı tehdit edecek hastalıklar neler?
Bağışıklık sistemimiz ekolojik denge değiştikçe evrimleşiyor, yeme-içme alışkanlıklarımız değişiyor. Daha fazla üretim yapabilmek için bitkilerin genetiklerini güçlendiriyoruz ve doğal hayattan uzaklaşıyoruz. Kullanacağımız kaynaklar da azaldı. Üzerinde oynadığımız her besin başka bir şeye dönüşüyor ve hastalıklar ortaya çıkıyor.
-Bir diğer tahminiz giyilebilir teknolojiyle felçli bir insanın yaşamını sürdürebilmesi…
Evet. Gelecekte felçli insanlar giyilebilir teknolojiyle normal yaşamlarına dönebilecek ama bunlar pahalı teknolojiler, kaç kişi bu teknolojiye ulaşabilir, bilemiyoruz.
“20 YIL SONRA KANSER KALMAYACAK”
-Mekanikten anlayan doktor devrinde bizi neler bekleyecek?
Tıbbın ihtiyacı mekanikten, elektrik ve elektronikten ve makineden giderilmeye devam edecek. Geleceğin çocukları belki de tıptan mezun olduktan sonra uzmanlıklarını kadın-doğumda değil de mekanik, makine ya da bilgisayar mühendisi olarak yapacaklar.
-Kanser ilaçlarında nasıl bir devrim oldu?
Hedefe yönelik tedavi var. Kanser hızlı çoğalan hücre olduğu için bu ilaçlar onu öldürürken diğer hücrelerin de ölmesine sebep oluyordu. Yeni ilaçlar vücudun normal dokularına zarar vermiyor; hedefe yönelik ve yan etkileri çok az.
-“20 yıl sonra kanser kalmayacak” demiştiniz…
Evet, bildiğimiz türde kanser kalmayacak. Ama gelecekte çevre kirliliği, ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma, ekolojik denge bozuklukları, gıda sisteminin değişmesi gibi sebepler başka kanser türleri yaratacak.
-Başka gezegenlerden gelebilecek potansiyel hastalıklar meselesine de değinir misiniz?
İnsanın en büyük hayallerinden biri uzaya çıkmaktı. Ay’a çıktılar, şimdi koloni kurmaktan bahsediliyor, su kaynakları aranıyor. Mars’ta hayat olup olmadığına bakılıyor. Mutlaka birtakım organizmalar vardır, dolayısıyla oralara gidenler bambaşka hastalıkları beraberinde getirebilir. Ama buna şahit olmak için önümüzde uzun yıllar var.
-Biz görür müyüz, ne dersiniz?
Yok.
PROF. DR. OKTAR ASOĞLU KİMDİR?
Türkiye’de sindirim sistemleri kanseri tedavisi denince akla gelen ilk isimlerden biri. 1996’da İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzman doktor olan Asoğlu, aynı yıl İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı tarafından düzenlenen kurslara katılarak gastrointestinal endoskopi ve cerrahi laparoskopi sertifikalarını almış. Van Askeri Hastanesi’nde gerçekleştirdiği ameliyatların ödüle layık görülmesi, kariyerinin dönüm noktalarından biri. Şimdiyse Da Vinci Surgery’nin dünya çapında önerdiği cerrahlar arasında sayılıyor ve ‘Da Vinci’ kullanıcısı. Liv Hospital Genel Cerrahi Bölümü’nde ve aynı zamanda hastanenin tıbbi direktörü olarak çalışıyor.
Kaynak: HaberTürk