Dünyanın en eski ve en onurlu mesleğidir hekimlik. Ana materyali ve uğraş alanı insan olan bir meslek… Asırlar boyunca elde edilen birikimin ustadan çırağa aktarımıyla günümüze ulaşan uzun bir yolculuğun mesleği.
İnsanlık tarihi boyunca değişimler gösteren; çağın her türlü bilimsel buluşlarından, teknolojik gelişimlerinden, ekonomisinden ve kültürel akımlarından etkilenen bir meslek… Önceleri doğaüstü mistik güçleri kullanmışız biz hekimler. Hastalığa yol açan kötü ruhları kovmak için ateşin çevresinde döne döne danslar eden, kimsenin bilmediği ulaşamadığı nice dağların zirvelerinden topladığı sihirli bitkilerle şifa dağıtan o insanlar bizim meslek öncülerimiz olmuş. Zaman hep akmış, yıllar yüzyıllar geçmiş. Bazen doğru bazen yanlış işlere imza atmışız. Öldürdüğümüz kurbağaya kızgın demirle dokununca meydana gelen kasılmaları hayata döndürebilme olarak algılayıp, ölülere bağladığımız bakır tellere gökten gelen şimşeğin elektriğini aktararak canlandırmaya çalışmışız. Öyle ki, insanları yeniden hayata döndürebildiğimizi düşündüğümüz bilimsel makaleler yayımlamışız. Sinemacılara lham olmuş Frankestein’lar yaratmışız. Bazen gördüğümüzü değil, görmek istediğimizi anlamlandırmışız. İçimizden her zaman iyiler, kötüler, çok başarılılar, yetersizler, hayatlarını adayanlar, tıptan nadiren doktor çıkar dedirtecek kadar mesleğinden uzaklaşanlar çıkmış.
Pasteur de biziz Mengele de. İbni Sina da biziz Albert Schweitzer de. Bazen aklımıza ve hırsımıza yenilip, içinde bulunduğumuz koşullara uyum sağlayarak insanlık suçu işlemiş, insanlar üzerinde deneyler yapmışız. İnsanın beynini açmış, soğuk suda ne kadar yaşayabileceğini test etmiş, üzerlerinde ilaçlar, aşılar denemişiz. Bazen de Afrika’ya gitmiş insanlık yararına yaptıklarımızla Nobel Barış Ödülü’nü almışız. Çağlar değişmiş, biz değişmişiz. Savaşların ve felaketlerin getirdiği acılara çözüm bulmak için yaptığımız gözlemler, buluşlar, ameliyatlar ile tıpta çığırlar açmışız. I.-II. Dünya Savaşları günümüzün modern tıbbının tedavi protokollerinin temelini oluşturmuş. İnsanlık suçlarının yaşandığı dönem lerde, savaşın arasında sıkışıp kalan çocukların, yaşlıların, kadınların sağlık sorunlarını, barınma, eğitim ve beslenme sorunlarını çözmede de hep en önde yer almış, mücade- leler vermişiz. Yeri gelmiş örselenmiş, yeri gelmiş övülmüş yüceltilmiş bir meslek grubu olmuşuz hep. Yaşamımızı sürdürmek için mesleğimiz- den kazandığımız para, mesleğimizin kendi iç dinamikleri ve sağlık politikaları yüzünden her zaman başımıza sorun olmuş. Bazen de bu sorunu bizler yaratmışız. Bugün geldiğimiz bu aşamada; gerek mesleki birikimlerimiz, gerek toplumsal sorumluklarımız gerekse de içinde bulunduğumuz siyasi ve ekonomik yapı hekimlik mesleğini çok farklı bir noktaya taşımış. Bugün; gerek hekimlerin emeğini ve mesleksel onurunu koruma, gerekse içinde yaşadığımız dünyanın gerçeklerine uygun olma adına gerekli bazı değişimlerin yaşanması zorunlu görünmektedir. Artık günümüzde iyi yetişmiş; kendini alanında ve tıp dünyasında kanıtlamış he- kimlerimiz de vardır. Bu hekimlerin değeri iyi bilinmelidir. Anahtar; evrensel doğrular, kanıta dayalı tıp ve hekimin alanındaki ehliyetidir. Ehliyet; uzmanlıktır, ustalıktır. Mimar Sinan’ın, Ayasofya’nın karşısına diktiği Süleymaniye’dir. Hekimlik mesleği gelişimine bakıldığın- da bilginin yarılanma ömrü 1950 yıllarında 50 yılken, 2020 yılında 73 gün olacağı ön görülmektedir. Bilgi hızla değişmekte ve bir insanın bir işi doğru düzgün yapabilmesi için gereken koşulları son derece zorlamak- tadır. Hekimler değişmek zorundadır. Ve bu değişimi de kendi istemek zorundadır. Aksi takdirde her olayda gözlendiği gibi zorunlulukların getirdiği değişimler kasırgaya dönüşerek, var olan yapıları düzeltmek yerine daha sorunlu bir platforma taşımaktadır. Bu nedenle geleni görmek, değişim ihtiyacını tanımlamak ve kuralları koymak bizlere düşmektedir. Hastalar tedavi olacakları kurumu ve hekimleri seçme özgürlüğüne sahiptir. En iyi tedavi sonuçlarını alma temel öncelikleridir. Giderek artan toplum bilinci ve farkındalığın arttığı bu dönemde, belirleyici olan kriterler bilim, evrensel doğrular, etik davranış ve tedavi sonuçları olmalıdır. Bilginin bu kadar kısa sürede değiştiği, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliş tiği bir dönemde, hekimler birlikte çalışma (Multidisipliner Toplantı) kültürüne sahip olabilmeli, hastalık temelli bir organizasyonel yapıyı oluşturmalı, spesifikleşmelidir. Bu yapı, sonuçlarını ortaya koymalı, dünya ile kıyaslamalıdır. Ortak akıl ve spesifik çalışma ile ancak çok iyi sonuçlar elde edilebilir ve kazanan toplum sağlığı olur. Geleceğin dünyasında, spesifikleşen, bilimi ve evrensel doğruları temel alan, multidisipliner çalışmayı başaran, sonuçlarını kıyaslayarak yayınlayan ve akredite olan hekim grupları veya kurumlar var olacaktır.
Hitler’in konuşan köpek ordusu
Hitler, insan kadar zeki olduklarına inandı ğı köpeklerin Nazi subayları
ile iletişim kurabileceklerini inanıyordu. Bu yüzden de bu köpeklere
Leutenburg’daki Tier-Sprechschule ASRA isimli özel bir okulda patileri
ile okuma ve konuşma öğretiliyordu.
Afrika’da doktorluk yaptı
Nobel Barış Ödülü sahibi Alman doktor Albert Schweitzer, Afri ka’da
doktorluk yapmak için 30 yaşından sonra tıp tahsili gördü. Barış
gönüllüsü olarak çalıştı. Nükleer silah karşıtı kampanyalar düzenledi ve
hastane kurdu.
Kafasından delik açma (Trepanasyon)
Kafatasından bir kemik parçası alınarak kafatasının açılması
esasına dayanan bu uygulama tarih öncesi çağlardan bu yana uygulanmış.
Bu yöntem M.Ö 7000 yıl öncesine kadar dayanıyor.